Lâyıkına Muhabbet Müstehâkına Nefret...

30 Aralık 2010 Perşembe

Mü'minun Suresi;

  • Gerçekten mü'minler felaha ermiştir.
  • Onlar ki, namazlarında huşu içerisindedirler.
  • Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler.
  • Onlar ki, zekat vazifelerini yerine getirirler.
  • Ve onlar ki, iffetlerini korurlar.
  • O mü'minler üzerindeki emanetleri gözetirler, verdikleri sözleri tam tamına tutarlar.
  • Namazlarını muhafaza ederler.
  • İşte onlar varislerdir.
  • Firdevs'e varis olan bu kimseler orada ebedi kalırlar.
Malı kazanırken, zekat vermek niyetiyle kazanmak gerekir. 

Namus, insana ait bir keyfiyettir. Cenab-ı Hak insanı mükerrem yarattı. Diğer mahlukatın seviyesine düşmesini istemiyor.
 
Ağzımızdan ne kadar boş ve faydasız söz çıkıyor?! 

Cenab-ı  Hak Mü'minun Suresinde bildirilen bu vasıftaki mü'minleri Firdevs cennetiyle müjdeliyor.

İmanı amellerle ispat etmek gerekiyor.

İman ıslak bir sabun gibidir. Nasıl ki sabun elimizden her an kaymaya müsait, iman da öyle. Dikkat etmez isek kayar. Kafire muhabbet edersin, iman kayar.

Layıkına muhabbet, müstehakına nefret olmalı. Bu çok hassas!

Kafirin yaptığı bir esere dahi "ne de güzel olmuş" demek... Yabancı markaları kullanmak... Bunlar tehlikeli... Kaçınmak lazım.

Mü'minlerin gayreti, feyzi, ruhaniyeti mü'minleri sevindirir, kafirleri üzer.

İmanın düşmanlarına karşı daima mukavemetli olmamız gerekir.

İslam'ın istikbalinde, İslam'ın kaderinde hayırlı, bereketli, feyizli hizmet ömrü niyazı ile...


Allah Rasulünden Ebu Hureyre (ra)'a Nasihatler-6

22 Aralık 2010 Çarşamba

   Ey Ebû Hureyre! Kadınlara söyle, kocalarının izni olmadan onların evlerinden  bir şey tasaddukta bulunmaları onlara helal olmaz. Ancak kocası evde yoksa ve yaş hurma gibi bozulmasından korkulan şeyler varsa onları tasadduk edebilirler.

   Ebû Hureyre! İnsanlara sünnetimi öğret ki, kıyâmet günüde öncekilerin ve sonrakilerin  gıpta edecekleri parlak bir nura sahip olasın. 

   Ey Ebû Hureyre! Yolda kalmış yolcuya sahip ol. Onu kendi evine ya da ailesine teslim et. Böyle yaparsan melekler de sırat köprüsünde seni teşyi ederler.

   Fakirlerle otur, onlarla arkadaş ol. Zira göz açıp kapayıncaya kadar da olsa Allah'ın rahmeti onlardan uzak olmaz.

   Müslüman olsun, kafir olsun fakir hastaları ziyaret et. Kafir bir fakiri hasta iken ziyaret edersen Allah Teâlâ'nın rahmetine erersin. Ya bir de müslüman fakiri ziyaret edersen ne elde edersin bunu tasvif edemem.

Kul Hamdi Unutmayacak!

17 Aralık 2010 Cuma

  • Nefsi öldürmek değil, gücünü kırmak mümkün. Zaten nefsi öldürürsek imtihanın gayesi ortadan kalkar.
  • Bütün ibadetlerimizi ruhaniyetle yerine getirmek gerekir.
  • Mü'min; gönlünden hikmet taşıran, rahmet taşıran demektir. Eman veren, güven veren, vaadinde duran demektir. Biz ne kadar bu vasıfları taşıyorsak, o kadar mü'miniz demektir.
  • Nefsânî hastalıklardan kurtulduğumuzda mü'min olabiliriz. 
  • Yerken Cenab-ı Hakk'ın "Rezzak" sıfatını düşünerek yemek... Yazın karpuza, kışın ise C vitaminine ihtiyacımız var. Kışın karpuz olsaydı hiçbir anlamı olmazdı. Cenab-ı Hak ihtiyacımıza göre halkediyor. 
  • Tefekkür halinde olmak, nefsâni hastalıklardan kurtulmuş olmanın habercisidir.
  • Gafletten ve nefsâni hastalıklardan kurtulmak zaruri.

Hz. Nuh (as)

  • Hz. Nuh (as) çok hassas bir peygamber. Bundan dolayı çok ağlayan, inleyen anlamında Nuh denildi. Ağlamasının sebebi ise, kavmine beddua, oğluna dua etmesidir.
  • 950 yıl sabrediyor daha sonra "Ya Rabbi! Mağlup oldum, yardım et. İntikamını al!" diye niyaz ediyor.
  • Oğlu Nuh (as)'a inanmıyor. Cenab-ı Hakk'a niyaz ediyor " Ya Rabbi! O benim ehlimdendir" diye. 
  • Nuh (as) bu zellerinden dolayı sürekli ağlıyor, inliyor, tevbe ediyor.
  • Sabrın dünyevî tarafı çok acıdır. Sabır, bu dünyaya ait  bir keyfiyet. Cennette sabır yok. Değişen şartlar altında sabrımızı muhafaza edeceğiz. İtidali bozmayacağız.
  • Afetler, insanların yaptıklarından dolayı oluyor.  İnsanların durumuna göre tabiat olayları zuhur ediyor.
  • Afetlerdeki kişilerin durumu;
  • Layık olanlar müstehâk oluyor.
  • Kimilerine ikaz oluyor.
  • Kimisi de şehit oluyor.
  • Bir mü'minde bulunması gereken 2 vasıf;
  1. Her amelini Allah rızası için yapacak,
  2. Hali, tavrı Allah'ın şahidi konumunda olacak.
  • İnsanlar neden putlara tapıyor?
  • İnsan müşahhasa meyyaldir. İnsanın mücerredi kavraması zordur. Kavramak için akıl kafi değildir, kalp ve teslimiyet gerekir.
  • Nefsani arzular ne kadar bertaraf edilirse, ruhâniyet o kadar mukavemet kazanır.

Muharrem gününün mübarek olması, bugünün müjdesinden, bereketinden nasibdar olmak niyazıyla...

Sehiv Secdesini Gerektiren Durumlar

11 Aralık 2010 Cumartesi

*Bir namazın tam bir rüknünü, bir farzını öne almak veya sonraya bırakmak sehiv secdesini gerektirir. Çünkü bu öne alma ve sonraya bırakma işi vacibi terk etmekten sayılır.
 
Örn; Bir kişinin kıyamda "Sübhaneke" den sonra kıraat yapmayı unutup rükuya varır varmaz hatırına gelmesi  ve hemen kıyama kalkıp kıraat yapması gibi.

Burada dikkat edilecek bir başka husus, kıraatten sonra önceki rükû geçerli olmayacağı için tekrar bir rükû yapılması gerektiğidir. Çünkü namazda sıraya riayet farzdır. 

*Her bir namaz için ayrı ayrı sehiv secdesi yapmak gerekir. 


Örn; Bir kişi, öğle namazının ilk sünnetinde sehiv secdesini yapmayı gerektirecek bir durumla karşılaşırsa, farzında ve son sünnetinde de yine böyle  bir durum olursa her bir namazın sonunda sehiv secdesi yapması gerekir. Eğer ilk sünnetin ardından yapması gereken secdeyi unutursa farzdan sonra bu secdeyi yapamaz.

(Büyük İslam İlmihali/Ömer Nasuhi BİLMEN)

Dostluğun Ölçüsü

5 Aralık 2010 Pazar

Hz. Mevlânâ buyurur:

"Dostlarınızı sıkça ziyaret ediniz. Çünkü üzerinde yürünmeyen yollar, diken ve çalılarla kaplanır."

Enes b. Malik (ra) şöyle der:

"Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- din kardeşlerinden birini üç gün göremezse, onu sorardı. Uzaktaysa onun için dua eder, evindeyse ziyaret eder, hasta ise şifa dilemeye giderdi." (Heysemî)

Din kardeşlerinin ziyaretleşmeleri, birbirlerini arayıp hal-hatır sormaları, küçük şeylerle de olsa hediyeleşmeleri, sıkıntı ve sevinçlerini paylaşmaları; hem Hakkın rızasına hem de kardeşlik, dostluk ve muhabbet bağlarının kuvvetlenmesine vesile olur. Bunun zıddına, ihmal edildiğinde ve yeterince emek verilmediğinde ise, kardeşlik gülistanı târumâr olur; ihtilaf, ayrılık ve husûmet dikenleri ortalığı kaplamaya başlar.

Hz. Mevlana buyurur:

"Sağlık, sıhhat, âfiyet ve huzur çağında herkes dosttur. Ama dert çağında, gam vaktinde Allah'tan başka eş dost nerede!"

Gerçek dostluk, zor zamanların dostluğudur. Fakat pek çok insan, iyi gün dostudur. Gerçek dostluk ise dostunun saadetini paylaşmaya gönüllü olmak kadar, felaket anında ızdırabını paylamşaya da gönüllü olmaktır. Yine gerçek dostluk, yâr olup bâr olmamak, yani dostunun yükünü çekip ona yük olmamaktır. Bolluk ve rahatlık zamanlarının dostluklarını sahici sanmak, büyük bir hatadır. Çünkü pek çok insan, menfatinin dostudur. Bu sebeple zorluklarla denenmemiş bir dostluktan emin olunamaz.
(Gönül Bahçesinden/Altınoluk Dergisi)

Zünnûn-i Mısrî'den Nasihatler

4 Aralık 2010 Cumartesi

"Başkalarının ayıplarına bakan kişi, kendi ayıplarını göremez. Cennet ve cehenneme önem veren kimse , dedikodu ile meşgul olamaz. İnsanlardan kaçan, şerlerinden kurtulur. Nimete şükredene, nimet artırılır."

Muhammed b. Ahmed b. Seleme şöyle dedi: Zünnûn bana şu tavsiyede bulundu:

"İnsanların ayıpları kendi ayıbınla meşgul olmana engel olmasın. Onların ayıpları ile uğraşıp da kendini unutma. Sen onların murakıbı değilsin." Sonra da şöyle devam etti:

Allah'a kulların en sevimli olanı, onların en akıllı olanıdır. Kişinin aklının tamamlığı ve bu akla rağmen tevazu sahibi oluşu, bildiği bir şeyi anlatsa bile konuşan kimseyi güzelce dinlemesi, kendinden aşağı birisinden gelse bile, hak ve hakikati hemen kabul etmesi, hata yaptığı zaman hatasını itiraf etmesi ile anlaşılır."

Cenab-ı Hak Kulunun Huzurlu Olmasını İstiyor

  • Dinin kaynağı Cenab-ı Hak'tır. Cenab-ı Hak hiç bir dine teminat vermemiştir. Nurunu tamamlayacağını vaat etmiştir.
  • İslam, fıtrata yön verir.
  • İnsan din ile terbiye olmalıdır.
  • Mutlak dinsiz insan yoktur. Dinsizlerde din şuuraltında kalıyor.
  • İslam, günaha girecek bütün yolları tıkar.
  • Haşyet veren korkutucu şeyler, Cenab-ı Hakkın celâl tecellisi; gönle hoş gelen, güzel görünen şeyler de, cemâl tecellisindendir.
  • İnsan terbiyeye muhtaçtır. Terbiye olmazsa, insan kaymaya daha çok meyyaldir. Terbiye olması ona yardımcıdır.

  • Kalbî istidatlarımıza göre mükafat ya da ceza var.
  • Cenab-ı Hak kulunun dünyada huzurlu olmasını istiyor.
  • Düşündürmeyen bir bilgi insanı enaniyete götürür. Tefekküre götürüyorsa, kulu inceltir, zarifleştirir.
  • Tasavvuf;

  • Dinin ruhânî mayasıdır.
  • Allah'tan razı olma sanatıdır.
  • Nedenlere, niçinlere çarpı atma sanatıdır.
  • Allah Rasulünün ruhânî hayatı, ruhânî dokusudur.

 
Ya Rabbi! - by Templates para novo blogger