Muharrem Ayı Duaları

15 Kasım 2012 Perşembe

بِسْمِ اللَهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم 


وَصَلَّى اللَهُ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ اآلِهِ وَ صَحْبِهِ وَ سَلَّم
اَللَّهُمَّ اَنْتَ الْاَبَدِيُّ الْقَدِيمُ الْاَوَّلُ  وَ عَلاَ فَضْلُكَ الْعَظِيمُ وَجُودُكَ الْعَمِيمُ الْمُعَوَّلُ وَ هَذِهِ عَامٌ جَدِيدٌ قَدْ اَقْبَلَ نَسْءلُكَ الْعِصْمَةَ فِيهِ مِنَ الشَّيْطَانِ وَ اَوْلِيَاءِهِ وَ جُنُودِهِ وَ الْعَوْنَ عَلَى هَذِهِ النَّفْسِ الْاَمَّارَةِ بِالسُوءِ وَلْاِشْتِغَالَ بِمَا يُقَرِّبُنِي اِلَيْكَ زُلْفَى يَا ذَا الْجَلَالِ وَ الْاِكْرَامِ وَ صَلَى اللَهُ عَلَى سَيِدِنَا مُحَمَّدٍ النَّبِيِّ الْاُمِّيِّ وَ عَلَى آلِهِ وَ اَصْحَابِهِ الطَّيِّبِينَ الطَّاهِرِينَ وَ الْحَمْدُ لِلَهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

(Bu dua senenin birinci gününde üç defa okunmalıdır.)
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Allah (cc) Efendimiz Muhammed'e âline ve ashabına salât-u selâm eylesin!

Allah'ım! Sen ebedîsin, Kadîm'sin, Evvel'sin. Fazl-u ihsânın çok yücedir. Herşeyi kaplayan ve herşeyin sığınağı olan cömertliğin çok yücedir. Yeni  yıl gelmiş bulunuyor. Bu sene içinde bizi şeytandan, onun dostlarından ve ordularından korumanı istiyoruz. Şu daima kötülüğü emreden nefse karşı yardımını istiyoruz. Sana yaklaştıracak şeylerle meşgul olabilmem için yardımını istiyorum, ey Celâl ve İkrâm sahibi olan Allah'ım! 

Allah, ümmî nebî Efendimiz Muhammed'e, âline,  mübarek ve temiz ashabına, salât eylesin! Hamd alemlerin Rabbi olan Allah' a mahsustur."



بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم

اَللهْمَّ اَنْتَ الْاَبَدِيُّ الْقَدِيمُ الْحَيُّ الْكَرِيمُ الْحَنَّانُ الْمَنَّانُ وَ هَذِهِ سَنَةٌ جَدِيدَةٌ اَسَءَلُكَ فِيهَا الْعِصْمَةَ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيم وَ الْعَوْنَ عَلَى هَذِهِ النَّفْسِ الْاَمَّرَةِ بِا لسُّوءِ وَ الْاِشْتِغَالَ بِمَا يُقَرِّبُنِي اِلَيْكَ يَا ذَا الْجَلَالِ وَ الْاِكْرَامِ بِرَحْمَتِكَ يَا اَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ


"Her kim Muharrem ayının ilk on gününde, özellikle birinci ve onuncu Aşûra günleri sabahleyin üç kere bu duayı okursa Allah Zü'l Celâl Hz.lerinin o kimseyi tâ gelecek senenin Muharrem ayına kadar cemî' belalardan emin ve muhafaza buyuracağı rivayet olunmaktadır."

(Kaynak: Dualar ve Zikirler-Erkam Yayınları)


Mirasların En Güzeli...

24 Eylül 2012 Pazartesi

Anne-babanın evladına en güzel mirası, Kur'an, ahiret, fazilet, islam karakter ve şahsiyet mirasıdır.

Ahirette anne-babaya işlemediği amellerin sevabı getirilir. "Biz bunu dünyada iken yapmadık" dediklerinde,  "Bunlar, evladının işlediği amellerdir" denilir.

Yavrularımız, Allah'ın en güzel emanetidir. Onlara en güzel mirası, Kur'an mirasını bırakalım.

Kur'an-ı Kerim maddi-manevi şifadır. Ruhlar onunla huzur bulur.

Kur'an düşünmeyi kolaylaştırır.
 
Kur'an'a yaklaştığı nisbette problemini çözemeyecek hiçbir insan yoktur!

Sahabe problemini Kur'an ile çözdü.

Ne kadar Kur'an ile hallenilir, ne kadar Kur'an ile yaşanılırsa o kadar şan ve şöhret artar. Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- ve sahabe-i kiram gibi...

Kur'an-ı Kerim'deki her ayet, bir müslümana derin bir kuyuya bakar gibi ufuk açmalıdır.

Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem'in- Kur'an-ı Kerim ile münasebeti;

  • Her gün düzenli bir şekilde okurdu.
  • Bir meseleyi izah ederken ayet-i kerime ile izah ederdi.
  • Bilhassa teheccüdlerde daha fazla okurdu. Ali imran Bakara sureleri gibi...
  • Sohbet meclislerinde okurdu.
  • Her vesile ile okurdu.
Biz de Efendimize benzeyerek her vesile ile Kur'an-ı Kerim okumalıyız.

Cenab-ı Hak bizi en büyük ümmet olarak kıldı ama Kur'an-ı Kerim'den haberdar değiliz!

Halık'ın mahlukuna gönderdiği kitaptır Kur'an-ı Kerim...

Her insanın her probleminin çözümü Kur'an-ı Kerim'de var!

Sahabenin ilgi alanı Kur'an-ı Kerim'di. Peki bizim ilgi alanlarımız neler?

Biz Cenab-ı Hakkı incitmekten korkacağız. Günah işlemekten korkacağız. Sevdiğimiz kadar korkarız. Sevdiğimizi incitmekten korkacağız.

İnsan emir ve nehiyler çerçevesinde bir hayat kuracak ve bu şekilde salihlerden olacak...

Kur'an-ı Kerim'i öğretecek kişi; tilaveti düzgün olmalı, takva sahibi olmalı. (kalpten kalbe inıkas vardır...) Anne-babanın bu hususlara dikkat etmeleri zaruridir.

Kur'an-ı Kerim gönle göre tesir eder!

Ruhumuzun arınması, huzura ermesi Kur'an ile mümkün olur.

Kur'an-ı Kerim yalnızca cenaze merasimlerinde kalmasın!! 

Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'den istifade edebilmeyi nasib etsin.
Cenab-ı Hak Kur'an-ı yaşamayı, Kur'an' da derinleşmeyi, Kur'an ile nurlanmayı ve şefaatine nail olmayı lütfu ve keremiyle cümlemize nasib etsin... Amin!

Tasavvufî Terbiyeden Geçmek Lazım...

7 Eylül 2012 Cuma

Manevi terbiyeden geçmeyen insan, içinde en vahşi hayvandan daha tehlikeli olabilecek bir nefis taşıyor demektir.


Terbiye edilmemiş nefis, kirli bir kap gibidir. İçine güzel şeyler konulsa, onları da kirletir.

Allah'ın Sevip Razı Olduğu Kullar Kimlerdir?

3 Eylül 2012 Pazartesi

 Cenab-ı Hakk'ın sevip razı olduğu kullar;

1- En küçük sevaba da günaha da büyük bir dikkat göstererek yaşayan muttakîlerdir.

2- Allah ve Rasulünde fani olabilmek iştiyakıyla kendi hayatlarında Kur'an ve sünnet yolundan zerre kadar sapma olmaması için, büyük titizlik gösteren sâdıklardır.

3- "Kişi sevdiğiyle beraberdir." hadis-i şerifinin muhtevasına girebilmek için; Allah Rasulü ile his, fikir ve fiil beraberliği içinde olmaya azami gayret gösteren salihlerdir.

4- Tıpkı karda yürüyen bir kimsenin izini takip edercesine Allah Rasulüne tam bir ittiba gayreti içinde olan mü'minlerdir.

Kardeşlik Üzerine...

13 Ağustos 2012 Pazartesi

 Ahnef bin Kays şöyle buyurur:

"Kardeşlik, ince ve latif bir cevherdir. Onu korumazsan kazâya uğrar. Dâimâ hiddetini yenmekle onu koru ki, sana zulmeden, gelip senden özür dilesin. Var olanla yetin, ne kendin için fazlasını ara, ne de kardeşinin kusuruna bak."

Allah Rasulünden Hz. Ali (ra)'a Tavsiyeler-2

7 Ağustos 2012 Salı

Ya Ali! Herşeyin bir afeti vardır. Sözün afeti yalandır. İlmin afeti, unutmaktır. İbadetin afeti, riyadır. Zekatın afeti, kibirlenerek haddi aşmaktır. Şecâatin afeti, zulmetmektir. İhsan ve cömertliğin afeti, başa kakmaktır. Güzelliğin afeti, kibirlenmektir. Asil bir soya sahip olmanın afeti, övünmektir. Hayanın afeti, zaaftır. Cömertliğin afeti, yaptığınla övünmektir. Fazla mala sahip olmanın afeti, cimriliktir. Cûd sahibi olmanın afeti, israfa düşmektir. İbadetin afeti, kibirdir. Dinin afeti, hevaya tabi olmaktır.

Ya Ali! İftar açarken şöyle duada bulun: "Ey Allah'ım! Senin rızan için oruç tuttum. Verdiğin rızıkla iftar ettim." Böyle dediğin zaman o gün oruç tutanların bir misli ecri de senin için yazılır. Onların ecirlerinden de hiç bir şey eksilmez. Şunu bil ki, oruçlu her bir kimsenin müstecab olan bir duası vardır. Oruçlu ilk lokmayı ağzına alırken "Bismillahirrahmanirrahim ey mağfireti geniş olan! Beni affet." derse o kişi mağfiret olunur. Bilmiş ol ki, oruç ateşe karşı bir kalkandır.

Cennet, Fiilen Anne Olanların Ayakları Altında...

22 Haziran 2012 Cuma

Bu dünya bir imtihan dersanesi... Hepimiz bu imtihan dersanesinin talebeleriyiz. Bu talebelik kıyamete kadar sürecek.  Yaşımız ne olursa olsun son nefesle son bulacak.

Dünyada bir ilme ihtiyacımız var. İnsan ilme muhtaçtır. 

İlim, Kur'an ve sünnet-i seniyyedir.

İlmi amel-i salihlere geçirebilmeliiyiz. Geçiremeyen Cuma Suresinde buyurulduğu gibi "kitap yüklü merkepler" oluyor. Bilgi zihinde kalıyor.

Bilgiyi amel-i salihlerle icra etmek lazım. Yoksa o bilgi çöker kalır.

Bütün bilgiler bizi Allah'a götürmeli. Nefsaniyetimizi palazlandırmamalı.

Göz kalbe gözlük olmalı. Bakılan herşeyde Allah bulunmalıdır. Bu satırlardaki ilimle olmaz! Ancak takva ile olur. Kalbin inkışaf etmesi ile... İlmin sadra intikali ile...

İnsan, nefis engelini aşamadığı müddetçe gafildir, habersizdir!

Cenab-ı Hak kulluğumuzu unutmamamızı istiyor. Unuttuğun an, tecessüs başlıyor, yalan başlıyor...

Siyer, Allah Rasulünün duygularıyla duygulanmaktır...

Allah Rasulünü tanımadan dini tanıyamayız.

Ayetleri Allah Rasulünün hayatı tefsir ediyor.

Asr-ı Saadette hiç psikiyatri hastalığı duydunuz mu? Şifa menbaı, merkezi Allah Rasulü idi. Sahabe-i Kiram, Efendimizden takva alıyorlardı.

Herkes Efendimize yaklaştığı nisbette, Efendimizin hayatında kendi problemini çözer.

Kainatın hocası, muallimi Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- dir.

Cenab-ı Hak kadınlara fazla bir hissiyat veriyor. Bu hissiyatı nefsani arzularında kullanmaması gerekir.

Cennet, ismen anne olanların değil, fiilen anne olanların ayakları altındadır...

Elinizden, dilinizden, yüreğinizden müstefid olunan kimselerden olmanız niyaz ve duasıyla... Amin.

Mirac Kandili

16 Haziran 2012 Cumartesi

Her meşakkat ve iptilalardan sonra bir kolaylık vardır.

Kalp mücella bir ayna gibi olmalıdır.

Kalp, esma-i ilahinin tecellilerine layık hale gelmelidir.

Efendimiz, mirac gecesi  beşerî alemin, tahayyülümüzün ötesine çıkarıldı. Zaman ve mekan ortadan kaldırıldı.

Efendimizin kalbinin alıcı hale gelmesi için şakk-ı sadr hadisesi vuku buldu.

Geceler, Allah'a yaklaşmaya da uzaklaşmaya da birer vesiledir.

Cenab-ı Hak gecede mağfiret kapısını açıyor.

Alın nasıl secdeye gidiyorsa, kalpte Allah ile beraber olmalıdır.

Cenab-ı Hak yalnız bedenî bir namaz istemiyor!

Kitap ve sünneti hayatımızın her safhasına aksettirebilmeliyiz.

Hayatımızda Kur'an ve sünnetten bir boşluk bulunmayacak!

Kalpler, takvası nisbetinde "mirac"tan hisse alacak... 

Bu Gece;

Bol bol istiğfar edilmeli,
Garip ve kimsesizlerin gönlü alınmalı,
Kaza namazı kılınmalı,
Kaza namazı olmayanlar 12 rekatlık nafile namazı kılmalıdır.

Cenab-ı Hak bu gecenin feyzinden hisse alabilmeyi hepimize nasib etsin... Amin!

Kalbi Uyanıklık Talimi; Tasavvuf...

9 Haziran 2012 Cumartesi

Tasavvuf;

Nefsin ihtiraslarına set çekebilme eğitimidir.

Nefse karşı sulhu olmayan bir cenktir.

Kalbi Allah'tan uzaklaştıran herşeyden sakınarak takvaya erebilme cehdidir.

Bir arınma disiplinidir.

Her zaman ve mekanda Hakk'ın takdirinden ve taksiminden memnun olarak Allah ile dost kalabilme sanatıdır.

Hayatın med-cezirleri, değişen şartları ve sürprizleri karşısında  rûhî muvâzeneyi koruyup, şikayet ve sızlanmayı unutabilme maharetidir...

O'nun Güzel Vasıflarından Bazıları...

20 Nisan 2012 Cuma

Rasûlullah -sallalahu aleyhi ve sellem-'in hüznü daîmi, tefekkürü aralıksız idi. Zaruret olmaksızın konuşmazdı.

Sükûnet hali uzun sürerdi. Bir söze başlayınca, yarım bırakmadan tamamlayarak bitirirdi. Birçok manaları birkaç kelimede toplar öyle söylerdi.

Sözleri tane tane idi. Ne lüzûmundan fazla, ne de az idi. Yaratılış olarak yumuşak olmasına rağmen gayet salâbetli ve heybetli idi.

Öfkelendiği zaman yerinden kalkmazdı. Hakk'a itiraz edilmesinin, hakkın çiğnenmesinin haricinde öfkelenmezdi. Kimsenin farkına varmadığı bir hak çiğnendiği zaman öfkelenir, hak yerini buluncaya kadar öfkesi devam ederdi. Ancak hakkı tevzi ettikten sonra sükûnete bürünürdü. Asla kendisi için öfkelenmezdi. Kendisini de müdafaa etmez, kimseyle münakaşaya girişmezdi.

O, kimsenin hanesine izin almadıkça girmezdi. Evine geldiği zaman da evde kalacağı müddeti üçe bölerdi; birini Allah'a ibadete, diğer vaktini ailesine, üçüncüsünü de şahsına ayırırdı. Kendisine ayırdığı zamanını avâm-havâs insanların hepsine tahsis eder, onlardan kimseyi mahrum bırakmazdı. Hepsinin gönlünü fethederdi.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in her hal ve hareketi, zikir ile idi.

Kim O'ndan herhangi bir ihtiyacını gidermek için bir şey isterse, o ister ehemmiyeli, ister ehemmiyetsiz olsun onu yerine getirmeden huzur bulamaz, ihtiyacı halletmesi mümkün olmadığı takdirde hiç olmazsa güzel bir söz ile muhatabının gönlünü almaktan geri kalmazdı. O, herkese dert ortağı idi.

İnsanlar hangi mevki ve makamda olursa  olsun, zengin-fakir, alim-cahil O'nun yanında insan olmak haysiyetiyle müsâvî bir muameleye nail olurlardı. Bütün meclisleri hilim, ilim, haya, sabır, tevekkül ve emanet gibi faziletlerin cârî ve hâkim olduğu bir mahaldi.

Ayıp ve kusurlarından dolayı kimseyi kınamaz, ikaz ihtiyacı belirdiğinde bunu, karşısındakini rencide etmeyecek bir şekilde zarif bir îmâ ile yaparlardı. Hiç kimsenin zahire çıkmamış ayıp ve kusurlarıyla meşgul olmadığı gibi, bu tür hallerin araştırılmasını da şiddetle menederdi. Esasen başkalarının hakkında zan ve tecessüs, ilahi emirlerle menolunmuştu. 

Allah Rasulünden Hz. Ali (ra)'a Tavsiyeler-1

16 Nisan 2012 Pazartesi

Ali b. Ebi Talib -radıyallahu anh- demiştir ki;

Habib-i Ekrem ve Nebiyy-i Muhterem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bana şu tavsiyelerde bulundular:

"Ey Ali! Sana bazı tavsiyelerde bulunacağım, onları iyi muhafaza et. Gereklerini yerine getir. Şunu bil ki vasiyetimi tuttuğun müddetçe hayırdan ayrılmamış olacaksın. 

Ey Ali! Mü'minin üç alameti vardır: Namaz kılmak, oruç tutmak ve zekat vermektir.

Kıskançta üç alamet vardır: Yanında iken kişiye yaltaklanır, arkasından gıybetini yapar, başkası bir musibete uğrayınca sevinir.

Zalimde üç alamet bulunur: Kendisinden aşağı olanlara baskı yapar, kendinden üstün olanlara isyan eder ve zalimlere de arka çıkıp destekler.

Riyakarın üç alameti vardır: İnsanların yanında iken işlerini seve seve koşturarak yapar. Yalnız iken de herşeyde gevşeklik gösterip tembellik eder. Her işte övülmekten hoşlanır.

Münafıkta üç alamet olur: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verince sözünde durmaz, emanete  hıyanet eder.

Ya Ali! Tembelin de üç alameti vardır: Allah Teala'ya yaptığı taatinde tembellik eder. Kusurlu amel eder ve böylece yaptığı da boşa gider. Namazını geçirip günaha girer.

Akıllıya gerekir ki meşguliyeti şu üç şeyin dışında olmasın: Hayatını sürdürecek kadar hayatın gerekleri için çalışmak. Haram olmayan şeylerden lezzet almak. Ahiret azığı hazırlamakla meşgul olmak.

Kalbin Ölümü...

30 Mart 2012 Cuma

İbn-i Atâullah el- İskenderî kuddise sirruh buyurur:

"İbadet ve taat yapamadığında üzülmemen, hata ve günah işlediğinde ise pişmanlık duymaman kalbin ölüm işaretlerindendir."

El-H'ikemü'l Atâiyye

Efendimizin Duası

23 Mart 2012 Cuma

Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-in duası: 

"Rabbim! Bana hakkı hak olarak göster. Ve ondan faydalanmayı bana nasib et. Yanlışı da yanlış olarak göster. Ve ondan da uzak durmayı bana nasib et." Amin!

Kalbimizde Ne Var?

16 Mart 2012 Cuma

Kalbindeki hasedi at, (daha dünyada iken) cennete gir! Hacı Bayram-ı Veli

Şükürsüzlük belayı çeker.

Kader adalet eder.

Derdi Allah olanın derdi olmaz!

Şükretmek, kıymet bilmek demektir.

Kalbindeki eline gelir!

Kim Safada Olmak İstemez ki...

28 Şubat 2012 Salı

Kader-i ilahiye bağlanıp teslim olan rahat olur. Kimin itikadı sahih ve sadık olursa o da daima safada olur. Hakk'a kurbiyyete çalışan karîb olur. Kim söz dinlerse, sözü dinlenen olur. Hakk'a tevekkül eden sağlam bir kulpa yapışmış, emin birisi olur. Mâlâyaniye dalan maksudunu terketmiş olur.

Efendimizin Allah'a Yakarışı

23 Şubat 2012 Perşembe

Allâhım! Bütün hamd ve senâlar Sana âittir! Allâhım! Sen'in açıp yaydığını dürecek yok, Sen'in dürdüğünü de açıp yayacak yok! Sen'in saptırdığını doğrultacak yok, Sen'in hidâyet verdiğini de saptıracak yok! Sen'in vermediğini verecek yok, Sen'in verdiğini de engelleyecek yok! Sen'in uzaklaştırdığını yaklaştıracak yok, Sen'in yaklaştırdığını da uzaklaştıracak yok!

Allâhım! Rahmet ve bereketini, fazl u keremini üzerimize saç! Allâhım! Sen'den aslâ değişmeyecek ve hiçbir zaman zâil olmayacak ebedî nîmetler isterim.

Allâhım! Sen'den yoksulluk gününde nîmet, korkulu günde emniyet dilerim!

Allâhım! Hem verdiklerinin hem de vermediklerinin şerrinden Sana sığınırım! 

Allâhım! Îmânı bize sevdir, gönüllerimizi onunla ziynetlendir! Bizi küfür, azgınlık ve isyandan nefret ettir! Din ve dünyâ için faydalı olan şeyleri bilenlerden, doğru yola erenlerden eyle! 

Allâhım! Bizi Müslüman olarak öldür, Müslüman olarak yaşat! Şeref ve haysiyetimizi yitirmeden, fitnelere mâruz kalmadan sâlihler zümresine ilhâk eyle!

AMİN!... 

Dünya Hayatında Gaflete Düşmemek İçin...

15 Şubat 2012 Çarşamba

Şeyh Sâdî Şirâzî Hazretleri buyurur:

Akıllı isen, herşeyin manasına meylet! Çünkü suret kalmaz; lakin mana kalır. Ahiret azığını hayatında kendin tedarik et! Çünkü sen öldükten sonra akraban hırsa kapılır da sana, senin arzu ettiğin gibi hayr u hasenatta bulunmazlar.

Azığını öbür dünyaya kendi götüren kimse, büyük bir nimete ermiş demektir. Zira sırtını seni düşünerek kimse kaşımaz, ancak kendi tırnağınla kaşırsın.

Kapına bir garip gelirse, eli boş gönderme. -Allah göstermesin- belki birgün sen de garip olur, kapı kapı dolaşırsın!

Olgun kimse, birgün kendisinin de başkasına muhtaç olabileceğini düşünerek, muhtaç olanlara ikram eder.

Gönlü yaralı olanların hatırlarını sor, onlara bak. Belki birgün sen de o vaziyete düşersin!

Muzdarip kalmış insanların gönüllerini sevindir. Belki birgün sen de bîkes ve muzdarip kalırsın!

Sen ki, bir şey istemek için kimsenin kapısına gitmiyorsun, buna şükran olmak üzere, kapıya gelen ihtiyaç sahibine ikram et! 


Güzeller Güzeli...

3 Şubat 2012 Cuma

Hz. Fatıma (ra) Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin vefatından kısa bir süre önce:

"-Ya Rasulallah! Senin yüzünü bundan sonra göremeyeceğim!" diye ağladığında, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Hz. Ali (ra)'ı çağırmış ve:

"-Ya Ali! Hilyemi yaz ki, vasıflarımı görmek beni görmek gibidir!" buyurmuşlardı.

Muhtelif rivayetlerde hulâsaten şöyle buyurulmaktadır:

Müstesna ruhi yapısının kemali gibi, vücut yapısının cemali de eşsizdi.

Siması geceleyin ayın ondördü gibi parlardı. Hz. Aişe (ra) buyururlar ki: "Rasûlullah'ın yüzü o kadar nur saçardı ki, gece karanlığında ipliği, iğneye O'nun yüzünün aydınlığında geçirirdim."

İki kürek kemiği arasında nübüvvetine ait ilahi bir nişan vardı. Bir çok sahabi, onu öpebilmenin aşkıyla yaşardı. Vefatı sırasında bu mührün gayb alemine gitmesi, irtihalinin tasdiki oldu. (tırmizi)

Ceset yapısı nurdan olduğu için hiçbir değişikliğe uğramamıştı. Hz. Ebu Bekir (ra)  mahzun, müteessir, mağmum, gözü ve gönlü yaşlı bir şekilde "Varlık Nuru"na nazar ederek:

"Hayatın gibi ölümün de ne güzel ya Rasulallah!.." dedi.

Hazreti Peygamberin yüzünde nûr-i melâhat, sözlerinde selâset, hareketlerinde letâtef, lisânında talâkat, kelimelerinde fesâhat, beyânında fevkalade belâgat vardı.

Fuzuli söz söylemeyip her kelamı hikmet ve nasihat idi. Lügatinde asla dedikodu ve mâlâyâni yoktu. Herkesin akıl ve idrakine göre söz söylerdi.

Mülayim ve mütevazı idi. Gülmesinde kahkaha gibi aşırılık olmazdı. Daima mütebessimdi.

O'nu ansızın gören kimseyi haşyet sarardı. O'nunla ülfet ve sohbet eden kimse, O'na can u gönülden aşık ve muhib olurdu.

Hizmetkarlarını pek hoş tutardı. Kendisi ne yer ve ne giyer ise, onlara da onu yer ve onu giydirirdi. Cömert, ikram sahibi, şefkatli ve merhametli, gerektiğinde cesur ve gerektiğinde de halim idi.

Ahd u va'dinde sabit ve kavlinde sadık idi. Hüsn-i ahlakça, akıl ve zekaca cümle nâsa fâik ve her türlü medh u senaya layık idi.

Elhasıl sureti güzel, sireti mükemmel, misli yaratılmamış bir vücûd-i mübarek idi.

(Muhabbet ve Marifet isimli Kitaptan alıntıdır.)

Allah Rasulünden Ebu Hureyre (ra)'a Nasihatler-7

17 Ocak 2012 Salı

Ey Ebu Hureyre! Gelip geçtikleri yollarda müslümanlara eziyet etme. Burada müslümanlara eziyet edeni, hem müslümanlar hem de melekler zemmederler. Yolda bir pislik görürsen onu toprakla ört ki, Allah'da kıyamet günü senin ayıplarını örtsün.

Yolunu kaybetmiş kişiye yol göster ki, mahşer gününde de melekler durakların en iyisini sana göstersinler.

Ey Ebu Hureyre! Cehennemin hışırtısını duymak istemiyor ve kıvılcımlarının şerrinden emin olmak istiyor musun? O zaman senden imdat isteyenlerin imdadına yetiş. Bu, yangında kalmış biri olabileceği gibi bir hırsız da olabilir, sel içinde ya da yıkıntı altında kalmış veya boğulmak üzere olan birisi de olabilir.

Ey Ebu Hureyre! Sıkıntı ve keder içinde olanları bu hallerinden kurtar ki, kıyamet gününün sıkıntılarından kurtulasın.

Geniş Bir Yaşam İçin...

12 Ocak 2012 Perşembe

اَللهُمَّ ارْزُقْنَا مِنَ الْعَيْشِ اَوْسَعَهُ وَ اَطْيَبَهُ وَ مِنَ الْعُمْرِ اَسْعَدَهُ وَاَطَوَلَهُ وَ مِنَ الرِّزْقِ اَنْفَعَهُ

Allah'ım! 
Bizi en geniş ve en hoş yaşantı ile, en mes'ud ve en uzun ömürle ve en faydalı azıkla rızıklandır.
Amin! 

İrfân Meclisinden...

10 Ocak 2012 Salı

  • Rabbe karşı şükürsüzlük, düşünce yoksulluğu ve his donukluğunun bir ifadesidir.
  • Şükründen gafil olduğun bütün nimetler hakikatte külfettir. Bizde bıraktıkları tortu, yalnız vebâldir.
  • Şükredene hikmet ve esrar aleminin kapıları aralanır.
  • İnsanların avamına düşen vazife, nimet karşısında şükür, kahır karşısında sabırdır.
  • Nice lütuflar vardır ki, içerisinde kahır gizlidir, nice kahırlar vardır ki, içerisinde lütuf gizlidir.
  • Lütuf içerisinde kahrı, kahır içerisinde lütfu görebilmek...
  • Her türlü musibet karşısında hamd ve şükür halini devam ettirenler, dinimizin bizlere va'dettiği huzurun zirve noktasındadırlar.
  •  اَلْحَمْدُ لِلهِ عَلى كُلِّ حَالٍ "Her halükarda Allah'a hamdolsun!" Efendimiz her tecelli karşısında bu ifadeyi tavsiye buyururlardı. Bu halin dışında kalmak -bir nevi- kadere harp ilan etmektir!
  • Şükür üç çeşittir:
  1. Lisani Şükür; En aşağı derecedeki şükürdür. Terkeden belhümedal esfelisafilin durumuna düşer.
  2. Fiili Şükür; Allah'ın verdiği nimetleri, O'nun yolunda emrettiği şekilde harcamaktır.
  3. Kalbi Şükür; Her hale razı olmaktır.
  • Şükran cennet sermayesi, küfran cehennem vesikasıdır.
  • "Şükür, imanın yarısıdır" (Cami-us Sağir)
  • Şükür nimeti artırır, nankörlük ise azaltır. 
  • Hamd ve şükür hali kul için büyük bir nimettir.
  • En büyük nimet, nimetin sahibini unutmamaktır.
  • Allah'ın nimetlerine mutlak manada şükretmek, beşer gücünün ötesindedir.
  • Nimetler sonsuz, lisanlar aciz, bünyeler zayıf...

Hamd ve şükür ile ilgili ayetler: 
Duha Suresi 11. ayet
Tekasür Suresi 8.ayet
İbrahim Suresi 7.ayet
Bakara Suresi 152.ayet
Lokman Suresi 12.ayet

 
Ya Rabbi! - by Templates para novo blogger